Herkese
tekrar merhaba! Yoğun gündemden bunaldığımız ve baharı iyiden iyiye
hissettiğimiz şu günlerde hepimizin aklını kısa bir tatil için yakınlarda
nereye gidebilirim düşüncesi işgal etmeye başladı. Ben de çok gezenlerden biri
olarak bu hafta sizlere bir Eskişehir postası patlatayım dedim ve atladım
yüksek hızlı trene. Fazlaca yağmurlu ve gök gürültülü bir Ankara’yı geride
bırakarak harekete geçen trenimizdeki yolculuğum bir hayli rahat ve keyifli
geçti. Kulaklıkları takın, çayınızı, kahvenizi alın ve kendinizi yemyeşil
manzaraya bırakın. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan geçen bir buçuk saatin
sonunda Eskişehir İstasyonu karşılıyor bizleri. Bu yazıyı okurken çok fazla
fotoğraf koyarak sizlere benim Eskişehirimi yaşatmaya çalışacağım, aman diyeyim çok fotoğraf görünce yazı bitti
zannedip devamını okumamazlık etmeyinJ.
Müzedeki bir başka özellik yine çok güzel ve profesyonelce düşünülmüş ve bazı bölümlerde fotoğraf çekilmek için fotoğrafçılar konmuş. Fotoğraflar ücretli. Büyük fotoğraf 5 TL, küçük fotoğraflar 3 TL’ye çekiliyor ve tüm para yine kız çocuklarının eğitimine gidiyor. Çıkışta da fotoğraflarınız size teslim ediliyor. Müzeyle ilgili diğer fotoğrafları yazının sonunda görebilirsiniz.
Müzeyi geride bırakırken uzayıp giden kuyruğa son bir kez baktım ve böylesine bir iş yapan belediyeye bir kez daha hayran oldum. Karnımız yavaş yavaş acıktı ve yemek için Eskişehir Mutfağı Çibörek Evi’ne doğru yola koyulduk. Yolda, resimde gördüğünüz, çok güzel korunmuş ve restore edilmiş Türk Mimarisinin önemli eserlerinden olan çeşitli devlet binaları çıkıyor karşımıza.
Trenden indiğimiz andan itibaren dikkatimi çeken iki şey ise gittiğimiz her yerin yemyeşil olması ve tüm kaldırımlarda bisiklet yolunun olması. Evet, bildiğimiz kırmızı ile ayrılmış bisiklet yolu var! Almanya gibi, Hollanda gibi, bisiklet yolu olan bir Türkiye şehri! Daha önce Türkiye’de bunu görmemiş biri olarak tekrar ve tekrar gurur duydum Büyükerşen ve ekibiyle..
Ve geliyoruz yemeğe. Eskişehir Mutfağı Çibörek Evi’nde Eskişehir’in Tatar kültürüne ait olan spesiyallerinden hazırlanmış bir menümüz var. Çeşitli salata ve turşular, Tatar çorbası olan oldukça leziz Sorba, hemen ardından yemeye doyamayacağınız Çibörek tabağı ve ardından gelen şerbetli tatlısıyla burası gerçekten yerel tatları deneyebileceğiniz harika bir mekân. Mekânın kendi kapalı ayranının lezzeti de ayrı bir olay benden söylemesi.
Alışveriş içinse ara sokaklardaki yerel dükkânlardan zevkinize göre cam ürünleri edinebilirsiniz ya da Eskişehir’e özgü lüle taşı ürünlerini bulabileceğiniz pek çok yer de mevcut.
Buradaki Merkez içinde yer alan yerel çarşılardan birinde ise benim çok hoşuma giden, her biri el sanatı ve kişiye özel olan taş üstüne çizilmiş olan, resimde paylaştığım ürünleri bulabilmeniz mümkün.
Hemen hatırlatmalıyım ki Türkiye’de bu işi yapan sadece on yedi kişi kalmış.
Tüm bu müzelerden hoşuma giden resimleri yine yazının sonunda bulabilirsiniz. Gelelim yazımızın son kısmı olan şehir merkezi ve Porsuk çayı etrafı duraklara...
Yorumlar
Yorum Gönder