Toprağın çocukları…İsmi nasıl güzel anlatıyor. Bu topraktan
yetişen, bu ülkenin çocukları…Kimseye bağlı değil, kimseye muhtaç değil, kendi
has toprağından, öylesine bağlı yetişen çocuklar…Köy enstitülü çocuklar..Anneannesi,dedesi
benim gibi köy enstitülü olanlar iyi bilirler bunun anlamını. Ülkenin
yetiştirdiği en iyi öğretmenlerdir onlar. Dini de, eğitimi de, laikliği de,
Atatürkçülüğü de, dikişi de,nakışı da,sanatı da,edebiyatı da herkesten iyi bilirler,
herkesten iyi öğretir onlar. Her şeyden anlar, her konuda saygın bir bilgi
birikimine sahiptir onlar. Meyve veren ağaç taşlanır bu ülkede. Köy
enstitüleri de böyle olmuştur. Ancak, o meyveler o kadar çok nesil
yetiştirmişlerdir ki bugün bunca şeye rağmen bu ülke hala ayaktaysa ve varsa
hala vatanına bağlı, Atatürk’ün açtığı yolda ilerlemeye, aydınlığı
yaymaya çalışan birileri, işte hepsi onlar sayesindedir. Bu nesil, nihayet köy
enstitülülere olan vazifesini, ticari kaygılardan uzak olarak gerçekleştirdi ve
buram buram toprak kokan, ders kokan, bilinç ve aydınlık kokan mis gibi bir
film verdi bizlere.. Toprağın Çocukları, köy enstitülerinin önemini, bu ülkeye
katkısını, bir parça aşk, bir parça umut, bir parça hüzünle ve bütün olarak
aydınlık bilinciyle sunuyor bizlere. Her Atatürk çocuğunun izlemesi
gereken bu filmin galasında ve sonrasında sohbet ettiğim, her biri oyuncular
sendikası üyesi çok değerli oyuncuların ve ekibin içine hayli sinen bir iş olmuş. Gelen yorumlar zaten
ne kadar anlamlı bir proje olduğunun altını çiziyor. Her biri kariyerlerinde
oynadıkları, çalıştıkları en anlamlı işlerden birini gerçekleştirmenin gururunu
yaşıyor. Bize de onlara teşekkür etmek düşüyor. Son olarak bir not:
lütfen bu filmi mutlaka görün. Görün ve eğitiminizi, halinizi, değer
yargılarınızı, cesaretinizi, duyarlılığınızı, vatan sevginizi, hizmetinizi,
fikrinizi iyice bir sorgulayın.
Tekrar merhaba arkadaşlar, bir haftadır pek yazamadım fakat şimdi güzel bir işle yeniden buradayım. Cuma günü Müge Boz ile birlikteydik ve güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Şimdi sizleri meraklandırmadan hemen bu ufak röportajımı yayınlıyorum: 1) Müge Boz için İstanbul nedir? İstanbul benim için tam anlamıyla bir ikilem. Bu şehirde pek çok ikilem var. En basitinden, ufak bir alışverişe bile çıksak Tahtakale'de ya da Nişantaşı'nda bulabileceğimiz güzel şeyler var. Aynı durum gezerken ya da pekçok farklı alanda söz konusu. Bambaşka iki dünya var ama aslında herkese hitap ediyor. Bu ikilemlerde olmayı seviyorum, İstanbul doğduğum yer ve benim için çok özel. 2) Müge Boz'u Twitter, Facebook gibi sosyal platformlarda neden göremiyoruz? Hazır değilim (gülüyor)! Ben zaten internetle çok fazla ilgilenen bir insan değilim. Facebook'un çıktığı dönemde heyecanla arkadaşlarımızı ekledik ama ondan sonra pek kullanamadım. Bilgisayar başında oturup insanlar bana yazsın, ben ...
Yorumlar
Yorum Gönder